bugün

entry'ler (247)

yaran diyaloglar

bir arkadaşımın ofis ortamı o kadar iyi ki sık sık uğruyorum. hepsi eğitimli, gün görmüş, makara çocuklar. kızlı erkekli on kişi civarı bir ekip. bel altı da giriyor muhabbete arada ama hiç suyu çıkmıyor. bir bakıyorsun bel altı muhabbet bir bakıyorsun kuantum fiziğine/edebiyata/sinemaya vs. dönmüş. ekibe son katılan hatun kişilerden biri güzel değil fakat bakımlıdır ve sürekli güzel olduğunu iddia etmektedir. eski ekip ise ufak ufak kurulmaktadır. şahit olduğum olay da bu birikimin patlaması.

kız - vıdı vıdı vıdı... güzel olduğum için....
erkek - ulan bıyıklarını benle aynı sıklıkta alıyorsun hala güzelim diyosun be!
k - sen ne diyorsun be?(bozum olmuş durumda)
e - bıyıkların diyorum ayran içerken beyazlıyor mu?(hafiften gülerek)
k - (kendinden emin, aşağılayarak) boş konuşma versem ayakta sikersin?!?
e - (ciddileşerek) doğru! yatırıp uğraşmaya değmezsin!!!
k - (mor)

the water diviner

filmi beğendim ama çanakkale de değilde bambaşka bir anzak cephesinde geçseydi bu kadar beğenir miydim bilmiyorum. russel crowe un bir kaç hatası olmuş ama amansızca eleştirenlerinde bir kaç hatası var. çanakkale savaşı ve dönemin osmanlısı hakkında ne biliyor acaba bu mantıksızca eleştirenler merak ediyorum. spoilerdan devam diyorum.

--spoiler--
russel crowe araştırmış dersine çalışmış belli. ama bir kaç klişeye o da takılmış, bir kaç tarihle örtüşmeyen nokta ve bir kaç türkleri kötü gösterme var.* çoğu da yılmaz erdoğanın canlandırdığı binbaşı hasan karakterinde. ama tarafsız olmaya çaba harcanmamış dersem de hak yemiş olurum.

- binbaşı hasan filmin başında taarruz ediyor mevzilere gelinceye kadar anlamıyor düşmanın çekildiğini. çekilmekten kasıt geri mevziye gitmek de değil komple terk etmiş adamlar çanakkaleyi. hemde gemiye binip. türk subayı biraz aptal ama iyi niyetli olarak gösterilmiş. yoksa karşındaki ordunun çekildiğini anlamayacak kadar aptal bir adam mevzisini nasıl savunsun. öyle bir şey yok tarihte.
- mevzi sahnesinde "your move abdul" yazıyordu satranç tahtasının üzerinde. korkak abdül yazın google a bakın. anzakların eğitimi sırasında türkleri anzaklara kaba, aptal, pis hatta yarı maymun gibi anlatan bir ingiliz propogandasıdır. oraya gönderme yapan yabanil görünümlü saç sakal karışmış askerlerimizde var filmde. askerler ordu kuralları gereği traş oluyorlar ama bu atlanmış. çanakkale ile ilgili görsellere bakın bir tane sakallı asker yoktur mesela. neyse aynı sahnede geri çekilmesine rağmen birkaç türk fazla öldürebilmek için tuzak kuran anzak askerine de gönderme var. cemal* de tuzağı çözünce gavurlara bir tur sayıyor. durumu eşitliyor russel reyiz.
- savaşın bir safhasında inleyen bir yaralı vardır. türk mevzisinden çıkan bir asker beyaz bayrak sallayarak yaralının yanına gider. yaralıyı kucaklar ve anzak mevzisine götürüp bırakır sonra da mevzisine geri döner. anzaklar yaralıyı alır savaş kaldığı yerden devam eder. bununla ilgili çanakkalede anıt bile vardır. türk askerinin kucağındaki yaralı anzak askeri heykeli. filmde bu olayı dönmüş yılmaz erdoğan russel crowe a anzak askeri diye anlatıyor. kahramanlığımız çalınmış resmen.
- binbaşı yunanlıların izmiri işgaliyle ilgili ingiliz komutanıyla görüşmeye çalışıyor. binbaşının ne işi varsa artık. paşalar bitmiş albaylara kıran girmiş herhalde. bir de kuvvacı bu binbaşı. yani zaten çözümün ingilizle olmadığını kabul etmiş. illa ingilizlerin yanında karşılaştıracaksan karakterleri başka bahane bulaydın be russel abi.
- istanbulu biraz masalsı göstermiş. iyi manada değil ama. kötü gözle gördükleri doğu gibi.
- ayşe biraz ütopik bir türk kadını. biraz olmamış. o kadar cesur ve eğitimli çok az kadın var o devirde.

gelelim manasız eleştirenlere.

- içki içilirmiymiş. içilirmiş kardeşim. rakı bu be türk içkisi. içki içip şarkı da söylenir, şerefe kadehde kaldırılır. tarihte de içilmiş, şimdi de içiliyor, gelecekte de içilecek. sana ne elalemin içkisinden. bu kadar da yalaka köpek olmayın, kraldan çok kralcı olmayın. zorunuza da gitmesin. osmanlı subayları da padişahları da içiyorlarmış.
- yüzü peçeli kadınlar gösterilmiş. evet kardeşim osmanlının son döneminde istanbul da bir kadın peçesiz gezemiyor yanında erkek yoksa ulaşım aracına binemiyormuş. osmanlı kadın hareketini araştırın biraz. cumhuriyetle başarıya ulaşmış bir harekettir. öncesi maalesef filmde görüldüğü gibi. kadınlarımız ninja gibi gösterilmiş diye laf atacağına tarihini öğren kadınlarını bir daha ninjaya çevirtme.
- yılmaz erdoğan ekmeği atmış, içkiyi içmiş, birde cemal e demiş içerken olurmuymuş hiç. ki başta namaz kılıyormuş. önce ekmeği atmamış bir daha izle. sonra da dinimizi bir anla. namaz farzdır ve sevaptır-içki günah. günah işleyen adamın sevap işlemeye hakkı yok mudur yani. ya da tek günah içki midir. mesela iftira atmak, dedikodu* yapmak, hayvanlara kötü davranmak ve çalmak da günahtır. namaza kılan her adam hiç günah işlemiyor sanan yurdum insanı uyan artık. birileri çalıyor, iftira atıyor, hayvanlara kötü davranıyor ve sana zarar veriyor sen hala sana zararı olmayan 2 kadeh içkinin peşindesin. mal olma artık.

--spoiler--
daha da yazardım da yeter artık sinirim zıpladı*

erkeklerden erkeklere tavsiyeler

birbirini seven x erkeği ve y dişisinin hikayesi' dir. x erkeği ve y dişisi evlenme planları olan ve öncelikle işi gücü yoluna koyup biraz para yapmaya karar vermiş iki kişidir. iş gereği 5 aydır ayrı şehirlerde ikamet etmektedirler. başka şehre giden x erkeği olmuştur. x erkeğinin çok fazla kariyer vaat etmeyen fakat iyi kazandığı bir işi vardır. y dişisi de orta halli kazanmakta fakat işi kariyer vaat etmektedir. kısacası aldıkları karara hizmet eden durumdadırlar. y dişisi düzenli olarak erkeğe işini bırakmasını ve yanına gelmesini telkin etmekte, x erkeği ise biraz toparlanmadan işini bırakmak istememektedir. ay ve yıl sonu olması sebebiyle ikisininde işleri yoğundur. x erkeği başarılı bir ay geçirmiş yılı çok iyi kapatmıştır. sıkı bir prim ve muhtemel maaş zammı kendisini beklemektedir hatta iş yerindeki kısıtlı kariyer imkanlarının önüne açıldığını sezmektedir. bütün bunlar yoğun geçen son birkaç günde belli olmuş ve x erkeği bugün erken saatlerde mutluluğunu y dişisiyle paylaşmıştır. y dişisinin işi son bir kaç gündür yoğun ama stabildir. kariyer için beklemesi gerekmektedir. aşacağı basamaklar edineceği deneyimler vardır. kendisi de bunun farkındadır. üstünde baskı yoktur. hatta hayat düzenini bozan bütün etkenler son birkaç haftada ortadan kalkmıştır. tamamen kendi isteğiyle bir arkadaşının yerine bugün için işe geç gelip geç çıkmayı kabul etmiştir. x erkeği işten çıkıp doğruca eve gitmiştir. y dişisinin de gayet iyi tanıdığı ve sevip güvendiği ev arkadaşı z ile eve girmek üzereyken telefonu çalar. arayan y dişisidir ve aralarında şu diyalog geçer.

x- hayatım nasılsın?

y- iyiyim sen nasılsın?

x- iyiyim bende eve girmek üzereyiz bizde. z şu an anahtar arıyor. sen molada mısın?

y- evet moladayım.

x- nasıl gidiyor iş?

y- bunaldım biraz

x- niye çok yoğun mu çalışıyorsunuz?

y- evet yoğun biraz

bu arada kapı açılmıştır. z girişe yakın odasına yönelmiştir. gelirken marketten aldıkları abur cubur z nin elindeki poşettedir.

x- olacak o kadar hayatım ne de olsa yıl sonu. bi saniye. kanka benim nevaleyi versene.

z elini poşete atar. hemen x in nevaleyi verir.(3 sn) x kaldığı yerden devam eder.

x- her yıl sonu böyle oluyordur tahminen. (y dişisi 5 ay önce işe başlamıştır) yöneticilere sordun mu hep böyle mi ....

y- (x' in lafını keserek) tamam o zaman sonra konuşalım zaten sende meşgulsün.

x- yok hayatım meşgul değilim nereden çıkardın?

y- z ile konuşuyorsun.

x- yok hayatım ne konuşması abur cubur aldık onu istedim odasına girmeden. müsaitim ben.

y- zaten doğru düzgün konuşamıyoruz birkaç gündür. sen bir de benle konuşurken başka şeylerle ilgileniyorsun.

x- ya ne alakası var saçmalama!

y- bak birde bağırıyorsun. hem bana 2-3 dakikayı çok gör hem de sitem edince bağır.

x- sende hem saçmala hem de bağırınca bozul. ne başka şeyle ilgilenmesi? adam odasına girmeden alacağımı alayım dedim altı üstü.

y- bak hala bağırıyorsun. benim moralimi bozup işteki performansımı düşürmeye hakkın yok. senin işin bitti tabi ayaklarını uzatıp takılacaksın. ben hala çalışıyorum bunu unutma.

x- çalışıyor olman benim suçum değil ama acısını benden çıkartacaksın belli.

y- (ağlamaklı) ben o kadar kötü biri miyim yani? canımın sıkkınlığını senden mi çıkartıyorum?

x- öyle gözüküyor buradan bakınca. ne oldu ki şimdi? ben anlamadım neyin tartışması bu 3 sn lik sessizliğin mi? yoksa canın başka şeye mi sıkkın?

y- canım hiç bir şeye sıkkın değil (ağlamaklı ton devam) sen sıkıyorsun canımı bana 3-5 dk yı çok görerek.

x- ya valla saçmalıyorsun yeter artık sıkıldım bu manasız tartışmalardan. mantıklı açıklama da yapacak takatim kalmadı sana. nasıl istiyorsan öyle düşün.

y- (ağlayarak)tabi ya beyimiz her zamanki gibi restini çekiyor. zaten sakın alttan alma! asla ve asla altta kalma! hep üste çık. üste çıkarken de yıkarak çıkmışsın bi önemi yok zaten senin için. moralimi bozmuşsun bi önemi yok. ben burada kendimi ispatlamaya çalışıyorum ama sen beni olumsuz etkiliyorsun böyle yaparak. bunun da bir önemi yok senin için. ben kapatıyorum.

x- saçmalamanın doruğuna şu an vardın zaten bence de kapat zirvedeyken bırakmış olursun...

y- işte bu kadar kolay harcıyorsun beni. adamdaki özgüvene bak saçmalıyormuşum! hıh! kapatıyorum ben.

x- allah aşkına kapat yoksa iyice boksa saracak.

ve telefon kapanır.

soru 1: olay nedir?

a- y dişisi psikopattır.
b- y dişisi x erkeğinden ayrı olduğu için onun kendinden farklı sebeple mutlu olmasına tahammül edememektedir.
c- y dişisi kendini yalnız hissetmekte vahşileşerek x erkeğine ne olur dön tülaaaayyyhh mesajı vermektedir.
d- y dişisi ilişkiden ümidini kesmiş. ayrılmak istiyorum diyemediği için x erkeğini yıldırarak kaçırtmaya çalışmaktadır.
e- y dişisi her fırsatı değerlendirerek x erkeğine baskı oluşturmak ve sözünden çıkmayacak uysal bir koyun haline getirmek istemektedir.

ek bilgi : y dişisi regl değildir.

soru 2: x erkeği ne yapmalıdır?

a- hızla mümkünse ayaklar kıça vurarak kaçmalıdır.
b- anlayışlı ve sabırlı olup y dişisinin ne sorunu varsa çözmelidir.
c- yumruğunu masaya vurup höyt lan diyerek otoriteyi eline almalıdır.
d- buna da sabredip bir gün daha beter patlamalıdır.
e- kendini y dişisine teslim etmeli o ne diyorsa onu yapmalıdır.

ek bilgi : x erkeği benzer durumları çokça yaşamaktan sıkılmıştır.

erkeklerden yardım isteyen erkeğin ihtiyacı olan tavsiyelerdir.

kadın erkek ilişkileri

birbirini seven x erkeği ve y dişisinin hikayesi' dir. x erkeği ve y dişisi evlenme planları olan ve öncelikle işi gücü yoluna koyup biraz para yapmaya karar vermiş iki kişidir. iş gereği 5 aydır ayrı şehirlerde ikamet etmektedirler. başka şehre giden x erkeği olmuştur. x erkeğinin çok fazla kariyer vaat etmeyen fakat iyi kazandığı bir işi vardır. y dişisi de orta halli kazanmakta fakat işi kariyer vaat etmektedir. kısacası aldıkları karara hizmet eden durumdadırlar. y dişisi düzenli olarak erkeğe işini bırakmasını ve yanına gelmesini telkin etmekte, x erkeği ise biraz toparlanmadan işini bırakmak istememektedir. ay ve yıl sonu olması sebebiyle ikisininde işleri yoğundur. x erkeği başarılı bir ay geçirmiş yılı çok iyi kapatmıştır. sıkı bir prim ve muhtemel maaş zammı kendisini beklemektedir hatta iş yerindeki kısıtlı kariyer imkanlarının önüne açıldığını sezmektedir. bütün bunlar yoğun geçen son birkaç günde belli olmuş ve x erkeği bugün erken saatlerde mutluluğunu y dişisiyle paylaşmıştır. y dişisinin işi son bir kaç gündür yoğun ama stabildir. kariyer için beklemesi gerekmektedir. aşacağı basamaklar edineceği deneyimler vardır. kendisi de bunun farkındadır. üstünde baskı yoktur. hatta hayat düzenini bozan bütün etkenler son birkaç haftada ortadan kalkmıştır. tamamen kendi isteğiyle bir arkadaşının yerine bugün için işe geç gelip geç çıkmayı kabul etmiştir. x erkeği işten çıkıp doğruca eve gitmiştir. y dişisinin de gayet iyi tanıdığı ve sevip güvendiği ev arkadaşı z ile eve girmek üzereyken telefonu çalar. arayan y dişisidir ve aralarında şu diyalog geçer.

x- hayatım nasılsın?

y- iyiyim sen nasılsın?

x- iyiyim bende eve girmek üzereyiz bizde. z şu an anahtar arıyor. sen molada mısın?

y- evet moladayım.

x- nasıl gidiyor iş?

y- bunaldım biraz

x- niye çok yoğun mu çalışıyorsunuz?

y- evet yoğun biraz

bu arada kapı açılmıştır. z girişe yakın odasına yönelmiştir. gelirken marketten aldıkları abur cubur z nin elindeki poşettedir.

x- olacak o kadar hayatım ne de olsa yıl sonu. bi saniye. kanka benim nevaleyi versene.

z elini poşete atar. hemen x in nevaleyi verir.(3 sn) x kaldığı yerden devam eder.

x- her yıl sonu böyle oluyordur tahminen. (y dişisi 5 ay önce işe başlamıştır) yöneticilere sordun mu hep böyle mi ....

y- (x' in lafını keserek) tamam o zaman sonra konuşalım zaten sende meşgulsün.

x- yok hayatım meşgul değilim nereden çıkardın?

y- z ile konuşuyorsun.

x- yok hayatım ne konuşması abur cubur aldık onu istedim odasına girmeden. müsaitim ben.

y- zaten doğru düzgün konuşamıyoruz birkaç gündür. sen bir de benle konuşurken başka şeylerle ilgileniyorsun.

x- ya ne alakası var saçmalama!

y- bak birde bağırıyorsun. hem bana 2-3 dakikayı çok gör hem de sitem edince bağır.

x- sende hem saçmala hem de bağırınca bozul. ne başka şeyle ilgilenmesi? adam odasına girmeden alacağımı alayım dedim altı üstü.

y- bak hala bağırıyorsun. benim moralimi bozup işteki performansımı düşürmeye hakkın yok. senin işin bitti tabi ayaklarını uzatıp takılacaksın. ben hala çalışıyorum bunu unutma.

x- çalışıyor olman benim suçum değil ama acısını benden çıkartacaksın belli.

y- (ağlamaklı) ben o kadar kötü biri miyim yani? canımın sıkkınlığını senden mi çıkartıyorum?

x- öyle gözüküyor buradan bakınca. ne oldu ki şimdi? ben anlamadım neyin tartışması bu 3 sn lik sessizliğin mi? yoksa canın başka şeye mi sıkkın?

y- canım hiç bir şeye sıkkın değil (ağlamaklı ton devam) sen sıkıyorsun canımı bana 3-5 dk yı çok görerek.

x- ya valla saçmalıyorsun yeter artık sıkıldım bu manasız tartışmalardan. mantıklı açıklama da yapacak takatim kalmadı sana. nasıl istiyorsan öyle düşün.

y- (ağlayarak)tabi ya beyimiz her zamanki gibi restini çekiyor. zaten sakın alttan alma! asla ve asla altta kalma! hep üste çık. üste çıkarken de yıkarak çıkmışsın bi önemi yok zaten senin için. moralimi bozmuşsun bi önemi yok. ben burada kendimi ispatlamaya çalışıyorum ama sen beni olumsuz etkiliyorsun böyle yaparak. bunun da bir önemi yok senin için. ben kapatıyorum.

x- saçmalamanın doruğuna şu an vardın zaten bence de kapat zirvedeyken bırakmış olursun...

y- işte bu kadar kolay harcıyorsun beni. adamdaki özgüvene bak saçmalıyormuşum! hıh! kapatıyorum ben.

x- allah aşkına kapat yoksa iyice boksa saracak.

ve telefon kapanır.

soru 1: olay nedir?

a- y dişisi psikopattır.
b- y dişisi x erkeğinden ayrı olduğu için onun kendinden farklı sebeple mutlu olmasına tahammül edememektedir.
c- y dişisi kendini yalnız hissetmekte vahşileşerek x erkeğine ne olur dön tülaaaayyyhh mesajı vermektedir.
d- y dişisi ilişkiden ümidini kesmiş. ayrılmak istiyorum diyemediği için x erkeğini yıldırarak kaçırtmaya çalışmaktadır.
e- y dişisi her fırsatı değerlendirerek x erkeğine baskı oluşturmak ve sözünden çıkmayacak uysal bir koyun haline getirmek istemektedir.

ek bilgi : y dişisi regl değildir.

soru 2: x erkeği ne yapmalıdır?

a- hızla mümkünse ayaklar kıça vurarak kaçmalıdır.
b- anlayışlı ve sabırlı olup y dişisinin ne sorunu varsa çözmelidir.
c- yumruğunu masaya vurup höyt lan diyerek otoriteyi eline almalıdır.
d- buna da sabredip bir gün daha beter patlamalıdır.
e- kendini y dişisine teslim etmeli o ne diyorsa onu yapmalıdır.

ek bilgi : x erkeği benzer durumları çokça yaşamaktan sıkılmıştır.

işte bu kadar karmaşıktır kadın erkek ilişkisi. böyle karmaşık olan ilişkilere kadın erkek ilişkileri denir. bu arada anlayan varsa allah aşkına beri gelsin.

almanca bilen sözlük yazarları

ich bin ein junge ich spiele fussbal in der schüle*

18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı

notla değil baştan söyleyeyim galatasaraylı olduğumu. madde madde içine edeyim ben böyle derbinin.
1- Dünya derbisi: artık bu söylemle kendimizi bile avutamayız. ne dünyası amk? türk dünyasında bile ne kadar takip edildiği merak konusu. azeriler bekliyor mu acaba bizim kadar heyecanlı? dünya derbisi olması için bizim önce küçük hesapları bırakıp 40 fırın ekmek yememiz lazım. doğru düzgün top oynamadan şampiyon olan takımlarımızın şampiyon oldu diye eksikliklerini görmezden gelip büyük başarı ayaklarına yatmaması lazım. Bahsi geçen 2 takımımızında her sene şampiyonlar ligine katılıp en azından gruptan çıkması mümkünse çeyrek/yarı final görmesi lazım. sadece bu iki takımla bitmez uefa daki takımlarımızın da aynı şekilde gruptan çıkması lazım. bak gerçek dünya derbilerine bahsettiğim şartlar var mı yok mu? biz şikeyle, hileyle hurdayla, biz sizi şöyle yendik, boruyu böyle döşedik le avunduğumuz tatmin olduğumuz sürece bırak dünya derbisi olmayı mevcut izleyicimizi bile kaybederiz.
2- kavga/kırmızı kart/ tribünlerde olay çıkması: Volkan gibi ayı tabiatlı, Emre gibi kendiniz bir bok sanan, Caner gibi çirkef adamları başınızın üstüne çıkartıp haklı diye savunun fenerbahçe taraftarı. galatasaray taraftarı da Melo gibi it tabiatlı adamı savunsun. Ondan sonra da oturup biz neden adam olmuyoruz diye konuşalım. Ulan bu güne kadar çok sevdiğiniz melo engin tarzı adamlar bu takımı kaç kere 10 kişi bırakıp zor duruma düşürdü keza volkanla emre. taraftar sırf küçük beyinle düşünüp anlık verdiği tepkiyle değerlendirirse böyle adamı daha çok konuşuruz biz kavgaları. genel tabloya bakacak arkasında durmayacaksın böyle adamların. yönetimle teknik kadroda biletini kesecek. sonra bak bakalım kavga çıkıyor mu?
3- kim daha iyi oynuyor: Fenebahçeyi çok seyretmedim ama gördüğüm kadarıyla tadı yok. galatasaray zaten top falan oynamıyor. bu maçı kim kazanırsa otursun düşünsün sevineyim mi üzüleyim mi diye. çünkü kötü gidişi pembeye boyayacak bu galibiyet. üstü pembe olsa da altı boktur unutmayın.
4- yeneceğiz/ ezeceğiz/döşeyeceğiz anlayışı: böyle maçların favorisi de yoktur skoru da tahmin edilmez. bakarsın kötü giden takım ekstra konsantre olmuş maçı almış. iyi giden takım rehavete kapılıp dağılmış. o yüzden boş konuşmayın. ayrıca yönetimler taraftar sadece bir galibiyetle tatmin edildiği için bu kadar rahatlar. siz bu kadar kolay tatmin olmasanız bu kadar kötüye gitmeyeceğiz belkide.
kısacası kendimizi dünya derbisi diye avuttuğumuz şahıslar için önemli fakat dünyanın sikinde olmayan maçtır efendim.

6 ağustos 2014 beşiktaş feyenoord maçı

beşiktaşı bir galatasaraylı olarak tebrik ettiğim maç. uluslararası her maçta %100 türk takımlarını desteklerim. sadece fener maçlarında feneri %60 destekliyorum. buradan beşiktaşa sallayan gs yada fb taraftarı kim varsa alayına mokoko diyerek tamamlıyorum efem...

erkan kolçak köstendil

16 Ocak 1983 Bursa doğumlu oyuncudur efem.
benim sakarya fırattayken dikkatimi çekmemişti. ama şu anda ulan istanbul da carlos rolüyle döktürüyor. aşağıda paylaştığım sahne tekrar tekrar çekilmediği ve anında toparlandığı belli bir sahne samimiyet ve oyunculuk farkediliyor.
http://video.kanald.com.t...-ikinize-de-bakarim/24957

show tv

az önce kartal tibet ve sadri alışığın filmi oynarken reklam arası verip reklamdan sonra ortasından ferdi filmi başlatan kanal.

edit: ferdi filmi 1-2 dk oynadıktan sonra kamu spotu sokup tekrar kartal tibet sadri alışık filmine döndüler. yayın ekibinizin kalitesine sağlık.

kanepecilik

ulan istanbul dizisi karekterlerinden Yarenin uydurduğu beni benden alan terimdir. ahanda diyalog linki efem.

http://video.kanald.com.t...-ikinize-de-bakarim/24957

ulan istanbul

oyuncuları müthiş, diyalogları samimi, hikayesi akıcı dizi. 100 dk dizi saçmalığı yüzünden mahalle olayları çok uzatılmış bazı sahneler sündürülmüş olabilir. bunun suçu ne senaristte ne yapımcıda. saçma sapan hale gelmiş türk diziciliğinde. bu diziyi, arada diziyi uzatmak adına yapılmak zorunda kalınmış boş sahneler olmadan, 40-45 dk konsantre halde izlesek muhakkak ki tadından yenmez. ama ne yapalım ülkemiz şartları böyle. keşke amerikada olduğu gibi senaristler ya da oyuncular ya da yapımcılar sendika kursa grev yapsa da düzelse. neyse mevcut haliyle de bayıldığım dizi. aşağıdaki sahne dizide ki iyi işçiliği ve samimiyeti anlamanıza yardımcı olur. Kandemir, Carlos , Yaren bu üçlü bu diziyi alır götürür benden söylemesi. inşallah reyting canavarına yem olmaz da mahrum kalmayız.

http://video.kanald.com.t...-ikinize-de-bakarim/24957

blue mountain state

Blue mountain state hayranları desteğiyle filmi çekilecek dizi. yapılması için http://www.kickstarter.com 'da 1,500,000 $ bağış istenen film için an itibariyle 1,911,827$ toplanmıştır. bağışçılarada t-shirt, bardak, thad castle/alex moran formaları, beer pong masası, hatta yeterince büyük bağışçıysanız filmde bir repliğinizin olması vb ödüller verilmektedir. Hikayemiz yarım kaldı diyen yapımcı ve oyuncular güzelde bir bağış videosu hazırlamışlar. heyecanla bekleyim artık flmi...

kickstarter linki ve thad castle tarafından çekilmiş pledge videosu:

https://www.kickstarter.com/…-the-movie?ref=sidebar

sahra ışık

acunn.com da yapılan kavgada kim haklı anketinde %4 sahra %96 berna gibi bir sonuç var. demekki sadece ben itici ve haksız bulmuyormuşum...

yazarların yabancı dizi önerileri

(bkz: blue mountain state) efsaneler efsanesi ama pek bilinmiyor. 20 dk lık bölümlerden oluşan süper, komik, eğlenceli dizi. buraya yazılmamış olmasını bilinmiyor olmasına bağlıyorum...

unutulmayan öğretmen dayakları

ilkokulda Çok yaramazdım ama herhalde sevimli bir tarafımda vardı ki Çok dayak yemezdim. ilkokul aşkım vardı. o zamanlarda sevdiği kız iÇin mafyalığı silahı falan bırakan mafya babaları kabadayılar falan vardı kız bana kavgayı bırakacaksın dedi bende tamam dedim. ortada böyle yeminli kabadayılar gibi geziyorum. yan sınıflardan duyulunca ilk 2 teneffüs bulaştılar baktılar ben iplemiyorum biri bana vurmadan dalmıcam bıraktılar beni. uyanıklık ettiler bizim sınıfın Çocuklarına dalmaya başladılar. elebaşları ben olduğumdan bizimkiler sopa yedi tabi. bizimkiler 1 teneffüs sopa yiyince bana cephe aldılar. bir sonraki teneffüs bizimkilere tekrar dalınca kıza baktım ben gidiyorum dedim git dedi. uzaktan koşarak ortalarına bir daldım yeminimi bozdum uleyn edasıyla başladık bunları dövmeye. kinlendiğimiz iÇin fena dövmüşüz Çocukları. ders başlayınca bi baktım bunlar yan sınıfın öğretmeni ve müdür yardımcısıyla sınıfa geldiler. benim vurmadıklarım bile beni gösterdi calandros vurdu diye. 3 sınıf gezdirip dövdü beni müdür yardımcısı. her sınıfın önünde temizce yedim sopamı. Çıkışta da intikam aldım ama aldığım ders şu oldu. meğer kız yan sınofın kızlarıyla iddalaşmış ben calandros a kavgayı bıraktırırım diye. sonra da bana git demesi kızların calandros olsa ne olur bizimkiler sizinkileri döver demesindenmiş. arkadaş bu kadın milleti 10 yaşındayken bile entrika Çeviriyor. işte o gün dersimi aldım arkadaş kadınlardan korkacaksın ve de kesinlikle aklına uymayacaksın...

sihirdar vadisinde 70 dakikalik oyun

oyunu kaybederken direnerek uzatan takımın alma ihtimali yüksek olan oyundur...

berkin e de burakcan a da üzülmek

önce söyleyeyim ben ne anarşistim ne de terörist.

şehrimde olan bütün şehit cenazelerine katıldım. 12 şehit verdiğimiz zaman arabaya çıkartma, yazı vb şeyleri yapıştıranlardan nefret etmeme rağmen kocaman türk bayrağı yapıştırdım mesela. çünkü yüreğim yandı. çünkü şehit haberlerini aldığımda gözüm doldu. çıktım bağırdım, protesto ettim, terörü lanetledim.

19 mayıs 29 ekim gibi milli bayramların kutlanmasından vazgeçildikten sonra her milli bayramda toplananların arasına karıştım ve bayramımı kutladım. çünkü onlar benim bayramımdı. çünkü ben sahip çıkmazsam bayramıma ite kopuğa kalırdı. çünkü mesela nevruz türk bayramı olmasına rağmen her nevruzda olay çıkıyor, ortalık karışıyor artık insanlar nevruzu terör bayramı zannediyor. çıktım kutladım ve kutlanmamasını protesto ettim.

gezi olaylarında da dışarıdaydım. çünkü orada park yıkılmasın diye çadır kuranlar kitap okuyor en fazla slogan atıyorlardı. sabahın beşinde biber gazı ve jopla kovulunca ülkeyi yönetenlerin ruh halini iyice anladım. yürütmeyi durdurma kararı için mahkemeye başvurulmuştu o sonuçlanmadan bu insanları dışarı atmak ancak tahammülsüzlükle açıklanabilirdi. kimse benim karşımda duramaz diye düşünen diktatör zihinli bir yaklaşımın eseriydi. dolayısıyla sokağa çıktım. hiç bir dış mihrak değildi beni sokağa çıkartan. bir arkadaşımla karşılaştım sokakta o gece. eve giremedim polis sokmadı dedi. gece 12 de işten çıkmış eve girememiş. hiç alakası yokken kalabalığa karışmış. bir baktım yarım saat sonra o da protestocu olmuş slogan atıyor. zorla oldu yani. zorla yaptılar.

bu olaylar esnasında provokatör yok muydu? vardı. yürüyüş esnasında yakınından geçtiğimiz karakolu taşlamaya başladılar mesela. ama hemen ben ve benim gibi düşünen insanlar karakolun önüne geçtik kol kola girdik. taş atamadılar provokatörler. esnaftan birinin dondurma dolabı devrildi barikat diye hemen bir uğultu yükseldi. baktım fırçalıyorlar devirenleri. aynı kişiler kaldırdı dolabı polis müdahalesinden etkilenmeyecek bir kıyıya çektiler mecburen. yani lafım şu: öyle karaktersizlere meydan vermek istemiyorsan sende bulunacaksın orada. eğer bulunmazsan müdahil olamazsın, eğer bulunmazsan evladına da, memleketine de vatandaşına da sahip çıkamazsın. ortalık ite kopuğa kalır.

ortalık ite kopuğa kalınca da burakcanlar ölür. allah rahmet eylesin. berkine laf eden zihniyetin ne kadar karşısında isem burakcan ülkücü köpek öldü açıklaması yapanların 2 katı amına koyayım. öteki adam cahillliğinden yapıyor diye düşünüyoruz ama bunlar hesapta bilinçli. bu grubun yaptığı birebir cinayettir berkinden gram farkı olmadığı gibi bilinçli olduğunu söyleyen bu zihniyet sahipleri bunu söylerek cinayeti daha kötü hale getiriyorlar.

biliyorum kardeşim sende aslında rte den memnun değilsin. çaldığını biliyorsun. internetine dokunmaktan rahatça bahsedilmesine kızıyorsun. diktatör halleri, kabadayı tavırları sana da batıyor. ama ya henüz farkında değilsin ya da oy verecek başka kim var ki diye düşündüğünden karşısına geçmiyorsun. ama kardeşim sen oy verecek kimse yok diye hırsıza, katile göz yumarsan hiç başımıza düzgün birinin gelme ihtimali doğmaz. farkına var artık, uyan artık. uyan ki bu provokatörlerden temizleyelim beraber meydanları.

vodafone

Bir kullanıcısına aşağıdaki duyguları yaşatmış operatördür. Bu vodafone forumunan alınmıştır. Devamında nasıl lakaytlıklar olduğunu görmek isteyenler http://forum.vodafone.com...orunlar%C4%B1/td-p/237225 linkine girebilirler.

"vodafone kullanmak PiŞMALIKTIR. 5 ay kadar önce yıllardır kullandığım Turkcellden vodafone a numaramı taşıdım. iş görüşmelerimi şirketin sabit hattından yaptığım için özel görüşmelerime fazlasıyla yetecek 39 tl 750 dk 500 sms 500mb veren kontratlı bir tarife kullanıyorum. iş yerimde yaşadığım bir pozisyon değişikliği sebebiyle konuşmalarım arttı ve 750 dk yetmemeye başladı. 39 tl olması gereken faturam son ayda 83 tl olarak geldi. turkcellde 5 tl ye heryöne 100 dk veren, otomatik tanımlanan ve istediğin kadar alabildiğin paket vodafone da 5 tl ye 75 dk ve ayda 1 kez alınabiliyor. tukcellde bu paket aşımını yapsaydım 50 tl gelecek faturam 83 tl geldi. bu faturadan önce müşteri hizmetlerini aradım ve red classice geçmek istediğimi söyledim. bana 65 tl kontrat iptal ücreti ödemeden tarifemi değiştiremeyerceğim söylendi. üst pakete geçmek istediğim halde zorluk çıkartıldı. daha önce turkcellde kontratlı bir paketteyken kullanım haklarımı bitiremediğim için alt pakete geçmek istedim. kontratımın bitmesine 6 ay vardı bana 4-5 tarife sunuldu kontratım kaldığı yerden devam edecek şekilde geçebileceğim söylendi. beğendiğim farklı bir tarifeden bahsettiğimde onun için kontratın iptal edilmesi gerektiğini söylediler ve erken iptal ücreti ödemeden iptal ederek yeni tarifeme 12 ay kontrat yaptılar. bizim uluslararası şirket diyerek gözümüzde büyüttüğümüz vodafone turkcellin alt pakete geçerken sunuğu kolaylığı üst pakete geçmek için sunamayacak kadar yetersizmiş. en son mail atıp derdimi anlattığımda geri dönüş dahi olmadı. müşteri hizmetlerinde yaşadığım olumsuz deneyimlerden bahsetmiyorum bile. kısacası 3 kuruş az ödeyeceğim diye çekilecek dert değil vodafone."

22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçı

galatasarayımın 1-0 kazandığı maçtır. önemli maçlardan birini daha 3 puanla geçtik. ama zaten biz önemli maçlardan ziyade önemsemediğimiz maçlardan çekiyoruz. futbolcularımızda özellikle drogba da maç seçme huyu var. konsantre olamıyorlar mıdır önemsemiyorlar mıdır bilemiyorum ama bu hastalık bizi şampiyonluktan eder böyle giderse. galatasayın aklı resmen chelsea de idi. o yüzden de kötü oynadık ama şükür ki kazandık. beşiktaş ta bence iyi oynamadı sadece bizden daha istekliydi aklını maça vermişti o kadar. gelelim maçın notlarına.

dany: bu adam sezon başında yaptırdığı penaltılar ve gördüğü kartlarla gözden düştü bizde. son adamken gereksiz çalım atma, ceza sahası içindeyken gereksizce kayarak top almaya çalışma, gereksiz sertliklere başvurma huyları var. yoksa hızı ve aklı başındayken yaptığı müdaheleler iyi. aklı başına oynasa bu hareketlere girmese kötü defans değil. bjk de bunu düşünerek aldı zaten. ama nereden edindiyse saçma bir özgüvenle bahsettiğim hareketleri başarabileceğine inanarak deniyor. ve doğal olarak bu tarz sonuçlar ortaya çıkıyor.

semih: ben ilk a takımda oynadığından beri seviyorum bu çocuğu. efendiliği, sağlamcı hareketleriyle güven veriyor. bugünde yaptığı hareket insanlara kendini anlatması açısından iyi oldu. yoksa ben zaten bu hareketi bekliyor ve yakıştırıyordum.

tolga ve cenk: ikisine de çok üzüldüm. özellikle tolgayı çok severim. sakatlıktan sonra cenk\'i oynatmak saçmalıktı. gerekirse 2-0 kaybedecek oyuncunu riske etmeyeceksin ki adam takıma daha da bağlı olsun. bu duruma sevinen varsa da allah belasını versin.

melo: bu adam çok hırslı bazen saçmalıyor ve kendinden nefret ettiriyor. ben de bazı hareketlerini tasvip etmiyorum. galatasaraya yakışmadığını ve centilmenliğe uymadığını düşünüyorum. ama sanki son zamanlarda biraz toparlandı. dünya kupasında yer alabilmek için frenliyor kendini. saçmalamasa iyi futbolcu aslında. maç sonu yaptığı hareketin düşünüldüğü kadar art niyetli olmadığını düşünüyorum. dans gibi bir şeydi o sanki ya da bana öyle geldi.

laserci lavuk: böyle şerefsizleri her stadta görüyoruz aşağı yukarı. temizlemek lazım bu ibneleri stadlardan. inanın ben o an yanında olsam elinden laseri alır görevlilere teslim ederdim. 2 de tokadım vardı kendisine.

alternatif gay bar isimleri

bar ben-gay ya da Bar Gayık